Murisin ölümünden sonra mirasçı kız kardeşlerin elinden alınan ve kaletnamelerle yapılan gayrimenkul devirleri
Ülkemizde çok çocuklu aile sayısı oldukça fazladır. Ve yine ülkemizde “kız çocuklarının mirastan pay alamayacağı” şeklinde hastalıklı bir anlayış da ne yazık ki mevcuttur. Uygulamada genellikle yaşanan şudur:
Babalarını kaybeden kardeşler toplanırlar. “Mirasla ilgili işlemlerin yapılacağı” bahanesiyle kız kardeşlerin ellerinden muristen kalan tüm taşınmazlarla ilgili intikal ve satış yetkisi içeren vekaletnameler alınır ve miras kalan tüm taşınmazlar eşit olarak erkek kardeşler üzerine geçirilir. Böylece kız kardeşler miras haklarından mahrum bırakılmış olurlar.
Peki hukuk düzeni, başına böyle bir iş gelmiş kız kardeşlere bir imkan sağlamakta mıdır? Kesinlikle EVET!
Öncelikle belirtmek gerekir ki bir kişinin (olayımızda kız kardeş) başka bir kişiye (örneğin erkek kardeşine) babalarından kalan tüm taşınmazlardaki hisselerini “dilediği kişiye dilediği bedelle satmak” üzere yetki (vekaletname) vermesi, erkek kardeşin “Nasıl olsa kız kardeşimin elinden vekaletnameyi aldım. Taşınmazları dilediğim kişinin üzerine geçiririm. Hiçbir şey olmaz.” diyerek dilediğini yapabileceği anlamına GELMEMEKTEDİR.
Örneklenen olayda kız kardeş ile erkek kardeş arasında hukuken bir “vekalet sözleşmesi” kurulmuştur. Kız kardeş, bu sözleşmenin “vekil eden” (yani müvekkil) tarafında, erkek kardeş ise “vekil” tarafında yer almaktadır. Vekalet sözleşmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 502 vd. maddelerinde açıkça düzenlenmiş bir sözleşme türüdür. Bu kapsamda, Kanunun 502’nci maddesinin 1’inci fıkrası şöyledir:
“MADDE 502- Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.”
Görüldüğü üzere kız kardeşinin elinden vekaletname alan erkek kardeş (yani vekil) bu vekaletnameyi kullanarak kız kardeşinin “bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı” üstlenmektedir. Dolayısıyla kız kardeşin erkek kardeşine vekaletname vermesinin “miras haklarını erkek kardeşine devretmesi” şeklinde yorumlanması hukuken mümkün değildir.
Kanunun 506’ncı maddesinin 2’nci fıkrası ise şöyledir:
“Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.”
Görüldüğü üzere vekaleti alan erkek kardeş (yani vekil) vekil eden kız kardeşinin “menfaatlerini” (örneğin miras haklarını) gözetmek ve ona sadakat göstermek zorundadır. Erkek kardeşine miras işleri için vekaletname veren kız kardeşin beklentisi, vekil ettiği erkek kardeşinin söz konusu işleri kendisi adına takip edip sonuçlandırması ve sonucunda elde ettiği “menfaatleri” (örneğin miras kalan taşınmazı sattıysa satış bedelini) kendisine ulaştırmasıdır. Nitekim Kanunun 508’inci maddesi de şöyledir:
“MADDE 508- Vekil, vekâlet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekâletle ilişkili olarak aldıklarını vekâlet verene vermekle yükümlüdür.”
Buraya kadar, vekalet sözleşmesinin içeriğini ve vekaleti alan erkek kardeşin nasıl hareket etmesi gerektiğini açıklamaya çalıştık. Asıl soru şudur: Erkek kardeş, kız kardeşten aldığı vekalet görevini kötüye kullanarak kız kardeşinin hakkı olan taşınmaz hisselerini diğer erkek kardeşlere bedelsiz olarak devrederse ne olur? Buna bir çare var mıdır? Evet vardır:
Mağdur olan kız kardeş vekil olan erkek kardeşine (ve duruma göre devrin yapıldığı diğer erkek kardeşlere) karşı dava açarak mahrum kaldığı miras haklarının kendisine verilmesini (örneğin babasından kalan taşınmazların kendi yasal miras payı oranında adına tescil edilmesini) talep edebilir. Bu dava 5 (beş) yıllık bir zamanaşımına tabidir. Ancak dikkat: Söz konusu 5 (beş) yıl, vekaletnamenin verildiği veya taşınmaz devirlerinin yapıldığı tarihten itibaren değil, “taşınmaz devirlerinin vekil eden kız kardeş tarafından öğrenildiği” tarihten itibaren işlemeye başlar. Dolayısıyla 30-40 sene önceki devirler için bile dava açılabilir.
Recommended Posts
MURİS MUVAZAASI DAVALARINDA TANIK İFADELERİNİN ÖNEMİ
Şubat 18, 2021