MURİS MUVAZAASI DAVALARINDA TANIK İFADELERİNİN ÖNEMİ

MURİS MUVAZAASI DAVALARINDA TANIK İFADELERİNİN ÖNEMİ

Uygulamada “mirastan mal kaçırma davası” olarak anılan muris muvazaası davalarında mahkemece yapılması gereken temel iş murisin iradesinin tespitidir. Genel kanının aksine dava konusu taşınmaz devrinin bedel karşılığında yapılıp yapılmadığının hiçbir önemi yoktur. Muris, dava konusu devri bedelsiz olarak yapmış olsa bile devri yapmaktaki amacı müstakbel yasal mirasçılarından mal kaçırmak değil ise muris muvazaasından bahsedilemez ve dava reddedilir.

Yargıtay’ın birçok kararında belirtildiği üzere murisin iradesinin tespiti zor bir iştir. Gerçekten de ölmüş bir kişinin sağlığında yaptığı bir işlemi hangi amaçla yaptığının tespiti hiç kolay değildir. Bu amacın (yani murisin iradesinin) tespiti yasal deliller ışığında yapılır. Bu delillerden belki de en önemlisi tanık ifadeleridir. Uygulamada tanıklar, farkında olmaksızın, lehine tanıklık yaptıklarını düşündükleri tarafın aleyhine beyanlarda bulunabilmekte ve tabiri caizse davayı altın tepside diğer taraf vekiline sunabilmektedir. Davalı vekili olarak görev yaptığımız çok önemli bir muris muvazaası davasında hakim, davacı tanıklarını huzura aldı ve her birine önce şu soruyu sordu:

“Murisin evlatlarıyla ilişkisi nasıldı? Davalıyı kayırır mıydı yoksa davacıları da gözetir miydi?” 

Davacı tanıkları ağız birliği etmişçesine “Muris tüm evlatlarını severdi, hepsini kollardı, asla ayırmazdı.” şeklinde cevap verdiler. Bunun üzerine hakim bir an tereddüt etti ve tanıklardan birine, “Sen davacı tanığı mısın davalıların tanığı mısın?” diye sordu zira davacı tanığının söyledikleri davacının davasını tamamen boşa çıkaran beyanlar niteliğindeydi. Gerçekten de “evlatlarını ayırmayan” bir murisin davalı evladına yaptığı (bedelsiz bile olsa!) bir taşınmaz devrinin davacılardan mal kaçırma amaçlı olması mümkün değildir. Zira amaç mal kaçırma olsa idi “muris evlatlarını ayırmaz” denemezdi. Ancak davacı tanıkları bunu demek suretiyle farkında olmadan davayı boşa çıkarabilmektedir. Ne yazık ki çoğu zaman karşı taraf vekilleri bile bu durumun farkına varamamakta, salt devrin bedelsizliğine vurgu yapmak suretiyle davanın özünü ıskalamaktadır.

Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir