Miras davalarında avukatın önemi

Miras davalarında avukatın önemi

Miras davalarında avukatla temsil edilmek zorunlu değildir

Türk hukuku uyarınca -davacı ya da davalı tarafta olsun- hiç kimse, miras davaları kapsamında vekille (avukatla) temsil edilmek zorunda değildir. Diğer bir deyişle miras davalarında avukat tutulmasa da olur. Öte yandan, hukukçu olmayan kişilerin tenkis, muvazaa, saklı pay vb. miras hukuku kavramlarına yabancı olmaları ve miras hukukunun oldukça teknik bir hukuk dalı olması gibi sebeplerle, avukatsız miras davası açılmasına (mirasçılık belgesi verilmesi talepli çekişmesiz davalar hariç) hemen hemen hiç rastlanmaz.

Seçilen avukatın mesleki yetkinliğinin önemi

“En iyi avukat” diye bir kavram kesinlikle yoktur. Bir boşanma sürecinde müvekkilini harikulade şekilde temsil eden ve haklarını koruyan avukat, aynı müvekkili bir miras uyuşmazlığında hüsrana uğratabilir. Dolayısıyla olsa olsa “en iyi boşanma avukatı”, “en iyi miras hukuku avukatı” gibi kavramlardan söz edilebilir. Zira çoğu bilim dalında olduğu gibi hukukta da uzmanlaşma esastır. Hayatında hiç miras hukuku davası almamış bir avukata miras davası emanet etmek, kalp cerrahının önüne yatıp gözünüzü ameliyat etmesini istemeniz gibi bir şeydir. Söz konusu ameliyatta gözünüzü kaybedeceğiniz hemen hemen kesindir. İşte bu yüzden, her davada olduğu gibi miras hukuku davalarında da doğru avukat seçimi hayati derecede önemlidir.

Uygulamada yaşanmış bir örnek olay

2014 yılında bir müvekkile karşı açılan “muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil” talepli davada, davacı tarafın avukatı tüm dilekçeleri boyunca, “murisin yaptığı devirlerin bedelsiz olduğundan”, “murisin elinden alınan vekaletnameyle murisin iradesi dışında devirler yapıldığından”, “murisin dava konusu malları devretme gibi bir isteği olmadığından”, “davalı müvekkilin murisi yanıltarak elinden vekaletname alıp dava konusu devirleri gerçekleştirdiğinden” bahsediyordu.

Daha önceki yazılarımızda da ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, muris muvazaası davalarında aslolan murisin “mal kaçırma” iradesinin ortaya koyulabilmesidir. Yani muris, dava konusu devirleri yaparken mutlaka ama mutlaka “Ben şu malımı şuna vereyim de şu mirasçım benim mirasımdan pay alamasın” şeklinde bir iradeyle hareket ediyor olmalıdır. Murisin böyle bir iradeyle hareket ettiği ispatlanamazsa muris muvazaası davası reddedilir.

Bu bilgiler ışığında yukarıda bahsedilen avukatın beyanlarına tekrar bakacak olursak, söz konusu avukatın kendi dava dilekçesinde kendi davasını resmen baltaladığını açıkça görmekteyiz. Şöyle ki muris muvazaası davasında murisin mal kaçırma iradesi olmazsa olmaz bir şartken avukat “murisin dava konusu malları devretme gibi bir isteği olmadığından” bahsediyor ve adeta kendi kendini açığa düşürüyor. İşte bu yapılan, çok büyük bir mesleki hatadır ve tazminat ve hatta ceza sorumluluğu doğurur.

Bahsedilen davada biz, cevap dilekçemiz kapsamında davacının avukatının kendi davasını kendisinin yalanladığını, ortada bir muris muvazaası (mal kaçırma iradesi) olmadığını kendisinin itiraf ettiğini çok kısa ve net şekilde belirttik. Bunun sonucunda mahkeme davayı çok kısa sürede reddetti. Olan tabii ki davacıya oldu. Kendi avukatına ödediği avukatlık ücretine ilaveten, bizim müvekkilimiz olan davalıya da yüklü miktarda (yaklaşık 50.000 TL) yasal vekalet ücreti ödemeye mahkum edildi. Halbuki davası doğru kurguyla açılmış olsaydı başarı şansı oldukça yüksekti.

Sonuç olarak

Doğru avukat seçmek biraz uğraştırıcı olmakla birlikte çok da zor değildir. Buradan herkese tavsiyemiz miras davalarını emanet edecekleri avukatı seçmeden önce avukatla yüz yüze toplantılar yaparak sorunlarını net bir şekilde açıklamaları ve açıcı sorular sormaları, avukatın bu sorulara tereddütsüz ve net şekilde cevap verip veremediğine dikkat etmeleri, ve özellikle “ona bi bakmak lazım”, “o konudaki Yargıtay kararlarını bi incelemek lazım” gibi cevaplar alıyorlarsa doğru avukatla muhatap olmadıklarını anlamalarıdır. Miras hukukunda gerçekten uzman olan avukat, uyuşmazlık konusu olay kendisine bir kez iyi şekilde aktarıldıktan sonra hukuki yol haritasını birkaç dakika içerisinde çizer, çizebilir, çizmelidir.

Share

Comments

  1. Merhaba, Istanbul’da bulunan bır okulun bahcesınde aesam var.. Hıssedarların hıc bırı ortada yok yıllardır. Bızım payımıza dusen arsa ıle ılgılı tapumuz var. Yıllardır ayrıca dıger tum ortada olmayan hıssedarlarında vergılerını bız oduyoruz devlete. Bu arsayı satmak ıstıyoruz acıl. Ve dıger hıssedarlar adına odenen dıger tum vergılerıde gerı almak mumkun mu ya da nasıl bır yol takıp edebılrıız. Dıger hısselerıde alabılmek adına kanunu ızlenmesı gereken yol nedır. Bu konu ıle ılgılı gercekten deneyımlı ve guvenılır bır avukat arayısındayım.

  2. Selam aleykum benim babamın 25 dönüm tarlası var ama bu 25 dönüm tarlayı babam 15 yıl önce abimin üzerine devretmek zorunda kaldı şu anda babam vefat edeli 4.5 yıl oluyor babamın vefat etmesine rağmen 25 dönüm tarlayı vermeyeceğim deyiyor açıkça 25 dönüm tarlayı kendinin gibi benimsiyor tarladan payımı almak için bana yardımcı olmanız için herşey yapmaya hazırım ayrıca bu 25 dönüm tarlanın 11 hissesi varüzerine devrettigi abim tarladan hissemize düşen payımızı vermiyor açıkça vermeyeceğim deyiyor açıkça 25 dönüm tarlayı kendinin gibi benimsiyor tarladan payımı almak için bana yardımcı olmanız için herşey yapmaya hazırım ayrıca bu 25 dönüm tarlanın 11 hissesi var

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.